Su’ya yazılan kader ve hayat
Su’ya yazılan kader ve hayat
Bir fırtınalı havanın akabinde durgun deniz hayal edin işte böyle bir zeminde ki sakin ılık bir rüzgarda hafif çarşaf gibi denizde seyir halinde düşüncelere dalmıştım!
Düşüncelerimin sessizliğini boğan sadece makinanın aynı ritimde çıkardığı ben burdayım dercesine, peşinden yutmak için kovalayan bir canavar misali çıkardığı homurtaları umursamadan daldığım hayallerde hayatımın ritminin ve görünümünün çarşaf gibi dümdüz bir zeminde olmasını dilemekten ibaretti ve seyir halinde olduğum bindiğim bu gemide , hayatımında bu dünya gemisinde uzayda sonsuz bir boşlukta seyir etmesiydi aslında!...
Görünüşte herşey birbirinden alalade bağımsız gibi görünsede aslında görünmez bağlarla örülmüş kaderin fırtınalı denizinde ; denizi oluşturan her zerre su tanesinin , sonsuzlukta damla hükmünde olan dünya gemisinde hiç hükmünde olduğu kadar , hep hükmünde olabilecek bir benliktim adeta!...
Dün yaşadığımız fırtına kimbilir hangi tırtılın kozasından çıkan ilk kanat çırpınışlarının eseri ve kimbilir hangi renklerin mükemmel dizaynı olan desenlere ait olan kanatlar!..
Ve bu kanatların bağlı olduğu hayatlar ve içindeki fırtınalardan sonraya saklı demlenilecek sakin seyirler!..
Hayat bir damla özsuyun; tatlı ve tuzlu suyun karışmayan bir perdede buluşmasıyla ile başlar!
Ve perdenin açılması, gün ışığını görünce renklenen bir kelebek misali heyacan bulur!
İşte düşünce mefhumu da aynı olgular yumağının kozasından çıkan bir kelebek misali;
Dönüp baktığım yaşam çizgimin kader kumpasının kederli düşüncelerden sonra olgunlaşan pusulasına göre seyir ve bunu seyredenlere ibretlik hayat hikayesi nasıl tasvir edilerek ulaştırılabilirdi ki...
Yorumlar
Yorum Gönder