Kayıtlar

Öpmek

 Öpmek nedir? Öpmek, öpülen izin vermezse olabilir mi? Öpmek dudakla olur fiilen… Dudak, leb yani denizin kıyısı yani kalpte oluşan dalganın sahile vuruşudur. Kalpte sevgi olmasa bu sahile vuran nedir? El öpmekle dudak aşınmaz! El öpmek adet üzere karşındaki insanı kendinden büyük görüp saygı duyarak kabullenmektir. Sevgililer, dudak dudağa öpüşür ancak! Sevgi olmadan öpüşmekte sadece sevgi dilenmekten öteye gidemez ki… Bizleri sevgi üzerine yaratan Rabbbimiz kimseye sevgi dilendirmesin, inşallah!… Sevgiyle kalın!…

Adam

 Adam olmak!… Ademoğlunun insan suretinde geldiği bu hayat mecrasında adam olabildi mi? Adam olmak her babayiğidin harcı olabileceği bir durumda bundan vazgeçip hayvandan aşağıya kendi cüzi iradesiyle başarmak için çaba göstermesi de neyin nesi oluyor? Adamlık eril-dişil zıt kutupların kendi içinde kalıp beden ve ruhsal olarak kendini meydana getirmesi ve bunu en uygun şekilde yaşayıp yansıtmasıdır. Günlerden bir gün Hasan Basri,  Rabia’yla sohbeti sırasında ‘Erkeklerin bir nefsi, dokuz aklı vardır. Kadınların ise dokuz nefsi, buna mukabil bir aklı…’ Rabia, bu sözlere güldü ve ‘Ne için gülüyorum biliyor musun?  Biz bir aklımızla dokuz nefsimizi idare edebiliyoruz, ya siz nasıl oluyor da dokuz aklınız varken bir nefsinizle başa çıkamıyorsunuz?’

Sen & Ben davası

Ben olmadan sen  olamaz ve  sen olmadan da ben. Keşke; “ ben “ sözü  “ sen “ kadar masum olabilseydi ya… Benliğinde “ sen’i ” barındırmıyorsa işte o çok aşağılık…

Doğru & Yanlış

Doğrunun içinde yanlış ve yanlışın içinde doğru vardır! Saf olarak tek düze bilinç ancak Rab katındadır. İnsan tamam olmak ister, Tam olmak İçin tamamlayanı bulmak icap eder Birbirini tamamlamayı düşünmeyenler, bir araya gelmesin!…  Hem manevi hem maddi!

Nasılsınız?

Bilmem bir haldeyim Geçiyor bir mevsim Hayat kısa ki kader Dert elinden avare kederim Garip bir haldeyim Vuslat için yanar yüreğim Vakit dar elbet geçer  Dört mevsim bil kaderim Her halimize gerek şükür Rabbim her hale hamdolsun  Rahman ve Rahim olan an Takdir-i ilahi hep, her yaşanan

Aşkın yolculuğu

Aşk bir yoldur, yolda olmaktır. Varlıkta yol bulup vuslata ermektir. Okyanusun alevinde,  bürudeti hissetmektir. Sevmekten ziyade sevilmektir. Bir gönülle gönül eğlemek yerine bütün gönüllere gül olup, gül koklatmaktır. Gelmeden önce; herşeyi bildiği, yolda unuttuğu… Bu hayata bilerek tutunmak ve bilmeden, bilemediğini bilerek yaşamda yol almak,  hem yolun kendisi hemde o yolda en sadık yolcu olmaktır.

Hayat

Uyuyanı, uyandıracak insanların varlığıdır. Hz. Rasûlullâh (aleyhisselâm) onu da şöyle açıklıyor: “İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar!” Şimdi lütfen bu cümleye iyi dikkat edin... “İnsanlar uykudadır...” diyor!.. Beyazlar, zenciler, Araplar, Türkler gibi ırk ayırımı yapmıyor.  Nerede, hangi ortamda, ne yaşamda, ne millette, ne kavimde olursa olsun, bütün insanlar uykudadır!.. Ancak, uyanma hükmünü neye bağlıyor?.. Rasûlullâh (aleyhisselâm)’ın açıklamasının devamı da şöyle: “...ölünce uyanırlar”!.. Ayrıca bu konuyla ilgili şu açıklaması da var... “Ölmeden evvel ölünüz”, ki uykudan uyanmış olasınız.